15 Şubat 2017 Çarşamba

0 Karakter Çatışması // Doruk Akman & Ahmet Sancaktar (Kitapla Mola Blog Tur)




Selam millet. Bu sefer çok değişik bir şey yapıyoruz. Kitapla Mola'da (kendileri Tur Grubu olmaktadır) Aylardan Aşk kitabı için konuk katılımcı olarak boy gösterdim ve şimdi de oldukça değişik bir şey yapıyoruz. Aslında hep yaptığımız ama ilk defa bunu resmiyete döküp de sizlerle paylaştığımız bir şey olacak.

Ne mi?

Bendeniz... İnci... Doruk Akman fanıyımdır. Onu sevmeyenlere inat delicesine aşık olan, Aylardan Aşk kitabında bile onun alıntılarını paylaşan, kitabı okurken sırf onun satırları gelsin diye dört gözle bekleyen ben... İşte öyle severim Doruk'u ve benim sevgimin büyüklüğü kadar sevmeyeni olan Ebru (Anime ve Kitap Sever) ile karakter çatışması yaptık.

Karakterlerin iyi yönlerine karşılık kötü yönlerini yazdık ve buna kendi düşüncelerimizle cevap verdik. Ben herkesin Doruk'u sevmemesine alışkın biri olarak yine onu size savunuyorum. :) Ama karşımdaki karakter ise Ahmet Sancaktar... tamam adam sevilmeyecek adam değil ki ben de kendisini severim ama Doruk kadar değil.

Öncelikle Ahmet severler beni topa koymayın olur mu sadece masumane düşüncelerimi dile getirdim :)

Hazır mısınız karakter çatışmasına? 

Biz hazırız :)

Doruk Akman ile Ahmet Sancaktar! 






İnci'nin gözünden Doruk; (gözünden kalp çıkan emoji)


İyi yönleri;

İnci: Sevdiği kadının kendini bulmasına yardımcı oluyor. Bakın sinir krizi geçirip her şeyi yıkıp döken Asya'nın bunu kabullenmesini ve doktora gitmesine sebep oldu.
Ebru: Bunu yaparken kıza yeterince destek vermedi, yarı yolda bırakıp gitmeyi seçti.

İnci:  Asya’nın ayağa kalkmasını sağladı. Kendine iş kurmasını sağladı.
Ebru:  Asya'nın asıl ayakta durmasını sağlayan Doruk'un onu bırakıp gitmesi ve çocukları oldu. Boşa adamı savunmayalım. ;)

İnci:  Ona karşı duygularından emin olması için ona zaman tanıdı
Ebru:  Asya Doruk'a her zaman âşıktı. Ama Doruk'un geçmişindeki olayı kapaması, o defteri atması zaman aldı.

İnci:  Duygularını saklamak yerine dürüst oldu.
Ebru: Dürüst olduğunu söylediğimiz adam daha Asya'ya neden gittiğini söylemekten aciz. :)

İnci: Evet belki öküzlük yapıp dönüşünde koluna Sabrina'yı taktı ama bu da tamamen yardım sever kalbi yüzündendi.
Ebru:  Erkek olmanın salaklığı yüzünden yaptı bunları.

İnci: Sevdiği kadından vazgeçmedi. Onu kazanabilmek için her şeyi yaptı. Onun duygularından da emin olduğu için atılımlarından vazgeçmedi.
Ebru:  Asya'yı kazanmak için her şeyi yapması kırıp döktüklerini telafi etmiyor.  Adam iki çocuğunun doğum gününe sevgilisini koluna takıp geldi.

İnci:  Çocuklarını bırakmadı. Onlar için her şeyi yapabilecek bir baba...
Ebru:  Öyle düşünceli ki çocuklarının doğum gününe metresini alıp geliyor!

İnci:  Arkadaşı için her şeyden vazgeçebilecek bir dost.
Ebru:  Bozuk saat de günde iki kere doğruyu gösteriyor. :)

İnci:  Ne kadar acı olsa da ne kadar tepki göreceğini bilse de kardeş dediğine son anına kadar yardımı dokunan biri.
Ebru:  Terzi kendine fayda etmeyince ne yapsın...


Kötü yönler;

İnci: Herkese iyi niyetle yaklaştığı için Sabrina tarafından kullanılarak Asya'nın kalbini kırması.
Ebru:  Sabrina'yı bulmaya dönmeseydi de kandırılmasaydı o zaman...



Şuraya yorum bırakmazsam olmaz... Seni kusurlarınla seviyorum. Kusurların seni insan yapıyor, mükemmel olmak zorunda değilsin benim ol yeter :D 






Ebru'nun gözünden Ahmet;


İyi yönleri;

Ebru: İnatçı, sevgi dolu, kendinden emin, ne istediğini bilen ve almak için savaşan biri.
İnci:  : O kadar özelliğine bir şey diyemem ama şu savaşma mevzusu tartışmaya açık. Adam o kadar savaştı ki Sena’nın gidişini engellemek için bir şey yapmadı. Peşinden bir seni seviyorum bile demedi. Sena ona geldiğinde bile neden geldin diye soran bir canlı Ahmet. Kadının önce demesini bekledi. Ego! Hem kendinden emin değil tatlım ego tavan yapmış.

Ebru: Sevdiği birini sonuna kadar sahiplenen, bunun için 'geri kafalı' olarak anılmayı bile kabul eder.
İnci:   O kadar sahiplendi ki kız Onu’la evlenmesine ramak kala aklı başına geldi. Hatta o kadar sahiplendi ki kızı öpüp sarhoşluğunun altına saklandı ve kardeş dedi. Sormak lazım kardeşlerini de öyle tutkulu mu öpüyor?

Ebru: Aşka inanan ama bunu hak edecek çok az kişi olduğunu düşünen, hatta kendisini de hak etmeyen kesimden görecek kadar sevgi dolu.
İnci:   Kesinlikle hak etmiyor da. Sena’nın yıllarca içinde büyüttüğü aşkını tek bir gecede yere gömdüğünü unutmamak lazım. Sena son golü atar gibi mektubu bırakmasaydı yüzde yüz Ahmet hala kendini öyle sanmaya devam edecekti.

Ebru:  Havalı, kibirli ve kendini beğenmiş görüntüsünün altında analizci, sevgi dolu ve iyi bir kalbi var. Ama insanlara - ki sevdiği insanlar söz konusuysa- kolay kolay güvenemiyor.
İnci:    Bu tamamen Ahmet severlerin uydurduğu bir şey. Adam tek kelimeyle kibirli ve kendini beğenmiş biri. Hatta o kadar iyi analizci ki herkese iyi olan Sena’nın onun yanındaki neden huzursuz olduğunu algılamada sorun yaşadı. Bu kısmı çok iyi analiz etmiş cidden.

Ebru: Sena'ya ilk görüşte âşık olmasına rağmen kendini aslında olduğu kişinin dışında gösterip onu da kardeşi gibi görmeye çalışacak kadar onurlu.
İnci:   Hayır canım onurlu değil süzme salak. Sena’nın onun yanında diğerlerinin yanında davrandığından farklı davranmasını fark edemiyor sonra da ‘kardeş’ kelimesinin altına saklanıyor. Hatta o kadar kardeş gibi görüyor ki onu öpüyor sonra unutalım ayağına yatıyor. Kırıp üzerinde tepindiği kalbi umursamıyor.

Ebru:  Sevdikleri mevzu bahis olduğunda ölüme gidecek kadar gözü kara!
İnci:   Bu onun özelliği değil bu tamamen Sancaktar geninden gelen bir durum. Ahmet’e özel değil hiç ona yapıştırmayalım.

Ebru:  Hayatını olmadığı bir kişiymiş gibi görünerek geçirirken bile özündeki karakterini her zaman koruyarak sevdiklerini her şeyi önünde tuttu.
İnci:  O kadar gizledi ki karakterini, içerisinde barındırdığı sanatkar ruhu sakladı, bu tamamen ya kendine güvensizliktir ya da çevresinden alacağı tepkiden korkmaktır. Hayata ve çevresindekilere rol kesti. Kendini kandırdı. Sanki o kendi karakterini ortaya koydu da diğerleri dışladı onu.

Ebru: Sena'nın kendisinden nefret edeceğini bilse de onu korumak için doğru olduğuna inandığı şeyleri yapmaktan vazgeçmedi.
İnci:   Daha çok yanlış şeyleri doğru kabul etti. Ezip geçti Sena’yı, onun ne düşüneceğini veya hissedeceğini düşünmeden ezip geçti. Öptü unutalım dedi, kardeş dedi.

Ebru:  Küçükken yok saymak zorunda bırakıldığı aşk için, büyüdükçe gözündeki perdeyi daha da kalınlaştırıp kapanmasına ve çocuk aklına kazınan "ağabey" kimliğine gömülmesini sağladı.
İnci:   Yine aynı şeyi söylüyorum “analizci” kişiliğini gösterip de Sena’nın ona tavırlarını analiz etmeyi becerebilseydi ağabey kimliği yerine sevgili kimliğine yıllar önce bürünmüş olurdu. Ama o ağabey ayağına yatarak yanına mankenleri yakıştır. Sena’nın kalbini ayaklarının altına aldı o da yetmedi içinde büyüttüğü kusursuz aşkı neredeyse öldürüyordu.

Ebru:  Asi yapısı ağabeyinin arkasında ezilen kimliğinden gelmesine rağmen ağabeyi Mehmet'e sonsuz bir sevgi besler.
İnci:   Bahsettiğimiz kişi Mehmet Sancaktar, tabi ki ezilecek! Madem ezilmek istemiyordu azıcık Mehmet’e yardım etseydi de adam da nefes alıp hayatını yaşasaydı. Üstelik ağabeyi sevmek zorunda! Sevmezse kıskanıyordur.

Ebru:  Kindar biri değildir ama sevdiklerinin canını yakan biri her zaman radarında olur. O kişiyi affetse de bunu belli etmez.
İnci:   Valla kabak gibi belli ediyor, Doruk’a takılmalarından Asya ile yaşanmış olanları unutmuş ve Doruk’la iyi anlaşır hale gelmiştir.  Aralarda laf sokmalar ise bu ilişkinin güzel yanıdır. Üstelik Tanem’e kal diyemeyip gitmesine izin verip aşk acısı çekmesine sebep olan adamı da nasıl desteklediğini unutmamak lazım. Yağız’la bir olup da hadi sizi evlendirelim planı yapmadığı kaldı. Gerçi onu Asya hallettiydi.

Ebru:  Kız kardeşlerinin eşlerinden hoşlanmasa da onlara ve kardeşlerini mutlu etmelerine hep saygı duyar, içten içe sever.
İnci:  Tamamen kız kardeşlerinin onları bırakıp etraflarında pervane olacak yeni birilerini bulmuş olmalarını kıskandığını göstermemek için seviyor. Ama kardeşleri mutlu, aşık ona laf mı düşer.

Ebru: Yarım asır süren bir aşkın acısını kimse bilmese de çocukluk hayalleriyle o da mazide bırakmak zorun da kalmıştır.
İnci:   Mazi de kalmasının nedeni tamamen kendine güvenememesinden ve korkaklığındandır. Çıkıp da seviyorum dedi mi hiç? Adam gibi Sena2nın karşısına geçip duygularından bahsetti mi? Aha bahsediyor dedik sarhoşluğu bahane ederek unutalım dedi, kardeş dedi.


Kötü yönler;

Ebru:  Bana göre hiçbir kötü yönü yok! Her yaptığı içindeki eşsiz kişiliği maskelemek için bir yöntem. Eh, kusursuz olmak kolay değil. :))
İnci:   Eeeee Ahmet Sancaktar olmak kusursuz olmayı gerektirir bir çok okurun gözünde, bu yüzden sizlerin kalbini çaldı. Kusursuzu herkes sever önemli olan kusurluyu kusurlarıyla sevebilmek. Sizi Doruk’u kusurlarıyla sevmeye davet ediyorum :P




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın